11 Ekim 2012

Haylaz

Bu aralar evin tadilatı işlerin yoğunluğu derken blogdan koptum yakındır dönüşüm...
Şimdilik tek meşgalemiz evimizin yeni üyesi haylazımız :)





23 Eylül 2012

Eylül Demek...

       

     

Eylül demek  huzur demek , mutluluk demek , bir çift gözde bir ömür aşkı bulmak demek ...

      Seni tanımak dostun olmak demek. Dostluğunla mutluyken aşkınla tanışmak demek. Ve aşkını bir ömür birlikte paylaşmak demek


       Seni seviyorum kocacım. İyi ki hayatımdasın. İyi ki varsın. Allah seni benden beni senden ayırmasın. Evlilik yıldönümümüz kutlu olsun. 

17 Ağustos 2012

Bize Çifte Bayram

Herkeslere günaydın :)


Bugün bizim için çifte bayram arefesi. Dün gece Ösym sürpriz bir saatte üniversite yerleşme sonuçlarını açıkladı. Benim biricik faremde sonunda emeklerinin karşılığını aldı. İstanbul Medeniyet Üni. Uluslararası ilişkilere yerleşti.

Hatta diğer kardeşlerim dediğim Esin Ankara’ya yine uluslar arası ilişkilereYağmurcuklardan birisi Kocaeli diğeri yine İstanbul’a yerleşti. Kuzenlerimden biri İzmir’e mimarlık okumaya diğeri Sakarya’ya mühendisliğe girdi. Allah hepsinin yolunu açık etsin. Yıllardır çalışmalarının meyvelerini aldılar. Bu bayram hepimiz iki katı sevinçliyiz. Allah kazanan herkesin yolunu açık etsin.

Ve hepinize hayırlı mutlu güzel bir bayram diliyorum :)


10 Ağustos 2012

Sıcakta Kaçamak

Havalar çooook sıcak. İnsanın burnunu dışarı uzatası gelmiyor. Dün izin günümde eşim de işlerini bahane ederek kadıköye doğru gittik. Yok dedim yolda beni indir ben bi avmde serin serin gezeyim sen işlerine bak. Optimumda biraz mağazaları gezdim. Artık dikiş dikiyor olmaktandır. Hiç bir şey beğenmedim. Hep bir kusur buldum. Satıcı kızlar artık sinir olmaya başlamıştır bana. Elim kadar şeylere indirim adı altında zaten piyasa fiyatının söylenmesine hep karşıyımdır. Bol bol model baktım. Aklımda birkaç fikir var. Adl de güzel bir bluz var. Sanırım yeni sezon. Bir sonraki planlara kaydettim.

Her avmde ilk durağım mutlaka flormar y ada pastelin stantları oluyor. Oje delisi olduğumu duymayan varmıydı? Tabi bende olmayan renk yok.yine de birkaç parça gözüme kestirdim. Sanırım ben gözden kaçırmışım Flormar Pretty serisi çıkarmış. Tam çanta boyu. Minik minik.
Henüz denemedim ama ilk fırsatta nasıl göründüğünü paylaşacağım.

Aksilikler beni bırakmıyor. Sabah resim çekecektim fotograf makinem çalışmadı. yoksa son yaptığım eteklerden birinin postu varı. inşallah yakında...

8 Ağustos 2012

Yalancı Su Böreği

İş yoğunluğundan eskisi gibi mutfağa girip güzel yemekler yapamıyorum. Ama bu börek hem lezzetli hemde çok pratik. Ben yarım ölçü yapıyorum ama  tarif bir ölçüyle yapılıyor. Daha doğrusu ben yufkayı ve margarini yarım ölçü kullanıyorum.

Yarım kilo hazır yufkayı elimle gelişigüzel parçalıyorum.
Yarısını tepsiye karışık olarak döşedim.


Ortasına peynirli harçtan koydum. Her türlü peynir olabilir. Ben eşim tuzsuz yediği için lor kullanıyorum. Sade peynir sevmiyorum.



içine mutlaka biraz maydanoz kekik koyuyorum. Göz kararı damak zevkine bırakıyorum.



Kalan yufkayıd a aynı biçimde karışık üzerini döşedim.
Çiğ haldeki böreği dilimliyorum.



Yarım paket margarini eritip böreğin üzerine gezdirdim.
İki yumurtayı çırptım. İki şise sade madensuyunu yavaşça yumurtaya döktüm. Bir anda kabardı.



O kabarıklığı söndürmeden yavaşça böreğin üzerine döktüm.


Isınmış fırında güzelce pişirdim. Sıcak yenmesi tavsiye edilir. Soğuyunca yağı donuyor tadı bozuluyor bana göre J

6 Ağustos 2012

Gebze Kadırga Tesisleri Rezaleti

      

 Cumartesi günü eşimin çocukluk arkadaşı bizi yemeğe davet etti. Kız arkadaşıyla beraber şöyle güzel bir ev yemeği yiyelim dedik. Hepimiz Karadenizli olunca Gebze Kadırga Tesislerine gittik. Aklımızda şöyle güzel bir fasulye yemeği mısır ekmeği filan vardı. Evde yapmaya üşendiğimiz yöresel yemekleri tadalım diye düşündük.

      Ama sadece düşünmekle kaldık. O kadar reklam yapıp ün yapmış restoran resmen faciaydı. Bir kere rezervasyonu alan akıllı ismimizi yanlış yazmış. Kapıda eşimle listeyi oturduk inceledik. Neyse soy isim doğruda masayı bulduk. 4 kişilik rezervasyon vardı. Direk niye iki kişisiniz diye bir soru. Benim tepem attı tabi.

      Masalar felaketti. Örtüler bir aydır yıkanmamış gibi kirli ütüsüz çok özensizdi. Masaya tatlılar konmuş salata adı altında birkaç parça salatalık domates tabağa doğranmış oda öylece ortalıktaydı.
Yol kenarında camlar açık bütün toz olduğu gibi masada.

Menü tek tip ne yersiniz diye soran yok. Önümüz bir kase buz gibi mercimek çorbasını dayadılar. Daha tabaklar bitmeden yemek adı altında azıcık pilav ve yağı donmuş et. Sırf aç olduğumuz için yedik. Yemek bitmeden adam gelip 68 lira hesap diye dikildi. Arkasını döndü beş dk filan geçmeden e ödeyin ama benim işim gücüm var diye hırslandı.
Herkes beş dk içinde restoranı boşalttı. Bu kadar terbiyesiz bir işletme ben hiç görmedim. Resmen paramızla aç kaldık ve kovulduk.

Bunula ilgili şikayette bulundum ama sonuç çıkar mı bilemiyorum. Eğer gitmeyi düşünenler varsa sakın diyorum.

4 Ağustos 2012

Kütahya Kaçamağı

       Yazacak çok şey birikti. En son yazıyı 16 haziranda yazdığımı varsayarsak oooo.

Facebook ve twitterdan en son Kütahyaya gittiğimi ve gezmeye müsait nereler olduğunu sormuştum. Aslında internetten de baktık ama iş pratiğe gelince çok sıkıntı yaşadık.
Sabah 4 gibi yollara düştük. Daha bismillah evden çıktık. Bagajı hazırladık. Arkamızdan sivil polis geldi. O saatte yolda ne işimiz var diye hesap verdik. :)
Eşimin ailesini de alıp yola devam dedik. İzmit tarafında otoyol bakım çalışmasından kapatılmıştı şehir içine girmek zoruna kaldık. E tabi yol tarifini ona göre aldığımız içinde yolu şaşırdık. Sabahın altısında yolda allah tarafından bir amcayla karşılaştık. Doğru yolda olduğumuzu söyledi. yoksa onca yolu gerisin geri dönmeyi düşünüyorduk. Biraz  yolu uzatıp Sapanca gölünün çevresini uzunca dolaştıktan sonra yolu bulunca rahatladık. Yemin törenini kaçıracağımızı düşünüyorduk.
Kütahya yolu çok sakin ve güzeldi. Özellikle şeftali bahçelerinin yanından geçerken çok mutluydum.
İl sınırından girince askeriyeyi aramaya başadık. Yolları çok dar ve tek yön. Hangi yola girsek hep yanlış diye geri çevrildik. Gidecek olanlar bunu çok iyi araştırsın. Kadıköyün dar arka sokaklarında gibi hissettim kendimi.
Bir saat erken gelmiş olmamıza rağmen oturmaya yer kalmamıştı. İnsan o ortama girince çok başka duygularda oluyor.  Ben kayınbiraderim için bu kadar duygulandysam eşim için nasıl olacağımı bilemiyorum.
Kütahya hava er eğitim tugayı çok büyük bir arazide. Bizim yerimiz hangardaydı. İçeri girince kendimizi büyük bir çiftlkte gibi hissettik.


Yemin töreninden resim malesef yok. Yerimiz çok arkalardaydı. Sadece video çekebildik. Zaten  bütün askerler güneşten yanmış tek tip haldeydi. Uzaktan kim kimdir görmek mümkün değildi.
Çıkışta eşimle kardeşi direk birliğe gidip izin kağıdını aldığı için askeri formayla hiç göremedik.



Ev yemeklerini çok özlemiştir diye çeşit çeşit yemekler yaptık. Piknik yapalım diye konuştuğumuz için mekan aramaya başladık.
Nette hıdırlıktepe diye geçen mesire yerine gittik. Malesef yıkılmış bir kale burcu ve basit bir çay bahçesi bulduk. Kütahya kuş bakışı bir tarafı yeşil ormanlar bir tarafı sadece binalarla dolu yerleşim yeri.



Neyse efendim. Sora sora bağdat bulunur misali bizde piknik alanını bulduk. Çok dik yamaçlar var. Öyle ağaç altına filan oturalım dinlenelim şansı yok. Gölge bulduk yayıldık. Ama hazırlığımızı yapana kadar güneş geldi. Yandık kavrulduk.



Yedik içtik. Dinlendik. Yolda ısınan meyvelere doğal çözüm bulduk. Araba kullanmaktan kocacımın içi öyle bir yanmış ki kimseye bırakmadı.



Olduğumuz yerde doğal çeşme vardı. Suyun soğukluğu mükemmeldi. Hazır akan su bulmuşum ben durur muyum. Bulaşığı aradan çıkardım. O sırada keçi sürüsü gelmeye başladı. Apar topar toplandık. Geri döndük.



Oralara kadar gitmişken şehir merkezini gezdik biraz. Özellikle nette merkezdeki büyük çini vazoyu çok merak ediyordum.



Resimdekinden daha gösterişli duruyor. Kütahya çini ve seramiğin merkezi olmasına rağmen ben çevrede okadarda görmedim. Yol üstünde satış mağazası bir yada iki tane gördüm.

Giderken çekemediğimiz resimleri dönüşe sakladık. Daha çok virajlı yollar ve beyaz dağlar aklımda kaldı.
Birde resmini çekmeyi unuttuğum güzelim şeftali ve meyve bahçeleri...





Ve finalde artık yorulmuş ben. ( arka koltukta sıcaktan bunalmış kayınvalidem )









3 Ağustos 2012

Geri Dönüş

Ses veriyorum...
Önce netim sonra pcim bozuldu. Ancak bloguma kavuştum.
Çok cici şeyler diktim. Hatta giydim denedim.
Hepsi çok yakında.

Bu arada zeliş hediyeni gönderemedim. Kusura bakma. Kargo firması yanıcı madde taşıyamıyoruz diyor. Parfüm kargosu gönderebilen bana cevap yazabilir mi?


16 Haziran 2012

100 olduk :)



Blogum açıldığı günden itibaren 100. izleyicisine ulaşmış durumda. Hepinize tek tek teşekkür ediyorum.

zelisss_35 mail adresini bulamadığım için bana ulaşmanı ve iletişim bilgilerini göndermeni istiyorum.


15 Haziran 2012

Sonunda Mezuniyet Ve Zümrüt Yeşili Elbise

Herkese selam :)
Koşturmacalı bir mezuniyeti atlatmış bulunmaktayız. Hepimize geçmiş olsun. Kendim için bu kadar uğraştığımı hatırlamıyorum. Ama abla olmak zor zanaat vesselam. Hele de insanın hepi topu bir tane kardeşi varsa zaten tüm dünya etrafında dönüyor.
Balo öncesi diploma töreninde çok duygulandım. Liseye ilk başladığı zamanı hatta tercihindeki benim yazdığım yanlış okul yüzünden bir yıl kız lisesinde yatılı okuması sorunu vs vs hepsi birden aklıma geldi. Zaman durmuyor ki. Geçtiğini ancak geriye bakınca anlıyoruz.

 
Çamlıca kız lisesinde eşimle beraber ( ozaman sevgiliydik ama kimse bilmiyordu :P ) anımız olsun diye acele çekilen bir kare

Koca 4 yıl geçmişte mezuniyetinde bir aradayız. 


Onların sevincini gördükçe ben daha mutlu oldum.  Birden fazla kızkardeşim var diyebilirim :) Allah hepsinin yolunu açık etsin. 


Bizim telaşımız stresimiz aslında LGS içindi. (valla adı okadar değiştiki doğru mu yazdım bilemiyorum) Kıyafet araştırması son dakikaya kaldı. Tabiki pekçok arkadaşı beğendiğimiz kıyafetlerin nerdeyse çoğunu giymeye karar verince sıkıntı oldu. Ortalık hazır giyim adı altında saçma sapan şeylerle dolu. Ben nişan alışverişinde de aynı krizi yaşamış ve pes ettiğim bir anda güzelim elbiseme aşık olmuştum. İşte bu sebepten kardeşimde aşık olacağı elbiseyi malesef bulamadı. Zaman daralınca da biz yetiştiremeyiz diyerek terziye diktirmeyi düşündük. Aman yarabbi istediği fiyata inanamazsınız. Uçmuş resmen. Kumaş astar iğne iplik herşeyi ben aldığım halde o paraya iki tane elbise daha alırdım.
Ne yapalım derken biz mecbur dikelim dedik. Ki ben demez olaydım. Şifon hiç dikmedim. Astar desen benii çıldırttı. Son geceye kadar uğraştık. Annem de benimle beraber bayağı uğraştı. Hatta şifonu o dikmek zorunda kaldı.

Elbise burda 2011 mart sayısında gelinlik modelinin üst parçasıydı. İki kat kumaş kullandık. Astar için saten üst parça için düz renk şifon. Biz şifon kumaşa büzgü yapmadık. Resimlerde pek belli değil. Omuz kısmına 3 pile yaptık. Dökümlü ve hareketli oldu böylece. Göğüs ve bel kısmına astarda pens yapıp üzerine oturmasını sağladık. Şifon katında sadece sırtına pens yaptık.


Sonuç olarak  istediği sadelikte renkte ve tam bedenine oturan bir elbisesi olmuş oldu. Tabi bu elbiseye birde sarı ayakkabı arama maceramız var ama onu anlatmak bile yorucu :) Sarı ayakkabınız varmı diye sorduğumuz dükkanların bakışları hala aklımda :)))))








2 Haziran 2012

Üç Renkli Tatlı

       Bu hafta istirahatten dolayı evdeydim. Kardeşimin mezuniyet elbisesiyle uğraşıyorum. Tabi iki kardeş bir araya gelirse sadece iş olmaz. Yemek içmek bol dedikodu ilk sırada yer alır. Sevgili lolipunun blogunda bu tatlıyı ilk gördüğümde rengine aşık oldum :) 


Malzemeleri uzun zamandır bekliyordu dün yapalım dedim. 
Daha önce jöleyi direk tatlı olarak hiç yemedim. Genellikle yaşpastaların üzerinde yediğimde beğenmem. Ama bu değişik geldi.
Piyasada çeşitli jöle var. Ben bitkisel özlü olanları tercih ettim. 
 Malzemeler kivili-elmalı - muzlu - çilekli jöle ve vanilyalı puding. Jölenin yapılışı paketin arkasında yazıyor. Bende ordan bakarak yaptım. Tadı daha lezzetli olsun isteyenler jölenin mevyelerinden aralara koyabilir.



Yapılışı çok kolay ama dikkat etmeniz gereken birkaç şey var.
1. Jöle sıcak suyla eritiliyor. Soğumasını beklerken biraz ılınmış halde bardağa dökün. Yoksa bir anda katılaşıp aşağıdaki gibi oluyor. Ozaman istediğiniz şekli almıyor.


2. Ben sadece tadını denemek için bir kat vanilyalı puding yaptım. Ama diğer katların arasındada gerekli. Tadını dengeliyor. 


3. Meyveleri direk bardağa koyup üzerine jöle koyduk. Ama eriyen jölenin içine doğrayıp birlikte bardağa döksek daha özdeşleşmiş olurdu diye düşünüyorum.


4. İkinci kat dökülen jöle yada pudingi çok yavaş dökün. Alt tabakayı delip içine girebiliyor. Tadları bozulmasın.

Kocaman bir afiyet olsun :) 


17 Mart 2012

DaVeTiYe




Biz ikimiz birbirimizi sevdik, birbirimizi seçtik. Birbirimize eş olduk
Bizim için BİRLİKTELİK duası edin…

Biz ikimiz yolcuyuz. Hayat yolunu birlikte adımlamaya söz verdik.
Bizim için İYİ YOLCULUK duası edin…

Biz ikimiz yoksuluz. Herkesi terk edip birbirimizi tercih ettik
Aşkımıza razı olduk.
Bizim için BEREKETLİ KAZANÇ duası edin…

Biz ikimiz öksüz ve yetimiz. Anne ve babamızı bırakıp geldik.
Bizim için TESELLİ duası edin…

Biz ikimiz kör ve sağırız. Birbirimize göz kulak olacağız.
Bizim için HAYIR duası edin.

Bundan böyle birbirimizi daha çok seveceğiz.
Birbirimizi seçtiğimize daha çok sevineceğiz.
Bundan böyle ikimiz birbirimize emanet olcağız.
Birbirimize söz verdik.


Bu verdiğimiz söze tanık olmaya sizleri de bekleriz.

       Uzun ama anlamlı bir davetiye metni seçtik :) Senai Demirci sevdiğim yazarlardan birisi. Onun "ve aşk evliliğin ellerinden tuttu"isimli kitabında birkaç evlilik yemini var. En beğendiğimiz bu oldu. Bazı yerlerini değiştirip düzenledik.

       Tabiki bu metni sığdırabileceğim bir davetiye aradım. Malesef türkiyede çok seçenek yok. Yada aşırı derece maliyetli oluyor.Grafiklerle ilgilenen  bir arkadaşım "sen desenini ve boyutunu ayarla bastır" diye fikir verdi. Önce internette biraz araştırma yaptım. Burdaki sitede güzel davetiye desenleri vardı. Önce sanal olarak birkaç desen üzerinde deneme yaptım. Gözümüze hoş görüneni belirledik. Tabi matbaa baskısı nasıl olacak fikrimiz yoktu. Birkaç firma gezdik. Malesef işi ticarete döken yerler oldukları için bu fikirden vazgeçmem için çok uğraştılar. Olmaz, kötü olur, memnun olmazsın vs en çok duyduğum cümlelerdi. Ben inatla olur dedim. Mesleğim bankacılık bile olsa bilgisayar programcısıyım. Onca yıl grafik tasarım dersi okudum. Olmaz kelimesi benim eğitim hayatımda hiç yoktu. Herşey bilgisayar ve sizin elinizde.
Biraz uğraştım ama en sonunda arkadaşımın yardımıyla bastıracak matbaa buldum.


      Bir hafta da basım işi bitti ve teslim aldım. 1000 adet davetiye ve 700 adet zarfa 200 tl gibi bir rakam ödedik. Ayrıca kartvizit olarak da 100 adet kına davetiyesi için 10 tl ödedik. Sonrasında eşim ve ben ailelerimizle birlikte davetli listemizi oluşturduk. Uzakta olan sevdiklerimizi telefonla aradık yada adreslerine kargo ile gönderdik.

 


       Zarfların üzerine kaligrafi kalemiyle biraz el alıştırması yaparak daha özenli şekilde isimleri yazdım. Bu iş bayağı uzun sürdü ama davetlileri ne kadar önemsediğimizi böylece ilk bakışta bile göstermek istedim. Bazı zarflarda sadece evdeki erkeğin ismi ve ailesi diye bazende karı - koca isimlerini birlikte yazarak hazırladım. Bana evdeki bayanı ayrı tutmak mantıksız geliyor. İnsanları önemsediğimi göstermek benim için çok önemli.

       Her zarf yarı ayrı paketlendi. İçlerine sadece bayanların davetli olduğunu belirterek kına gecesi davetiyelerinide ekledim...

Hepinizin bu tatlı telaşında fikir verebildiysem ne mutlu bana :)







16 Mart 2012

DüĞüN MüZiKLeRi

       Düğün organizasyonu en çok kafamızı kurcalayan şeydir. Maddi durumu yeterli gelenler organizasyon firmaları ile anlaşıp profesyönel hizmet almayı uygun buluyor. Peki ya olamayanlar. Yada benim gibi bazı şeyleri halledebilecek durumdayken buna para harcamayı gereksiz bulanlar. Düğün için pek çok mekan gezip bütün hizmetleri ayrıntıları ile konuşmak lazım. Çünkü birkaç görüşmeden sonra detaylarda ekstra ücretlerle karşılaşmak çok doğal.

       Biz nişanda yaşadığımız şeylerden sonra bazı şeyleri kendimiz ayarlaya karar verdik. Düğün salonları çoğu şeye izin vermiyor. Kendi fotografçımızı müzikçimizi getirmeyi ısrarla istedik. Bunu kabul eden birkaç yerden birine karar verip anlaştık.

       Düğün organizasyonu nasıl olsun isterseniz önceden sahibi ile konuşmak gerekiyor. Onlar nasıl bir hizmet veriyor siz ne istiyorsunuz. Ben salonda nikah yapacağım için programı biraz değiştirdim. Ona göre de müzikler belirledim.


        Organizasyon sırası şöyleydi.
 Salona girişimiz
Yalın - Herşey Sensin _Hareketli ve romantik sözleri bizim için çok anlamlı.

Nikahın kıyılması ( nikahtan sonra müzik başladı)
Ajda Pekkan - Halil  Koçak_ Nikah


İlk dans parçamız
Teoman _ Sevdim Seni Birkere

Takı merasimi boyunca insanların canının sıkılmaması  için bir iki saat boyunca dinletebileceimiz liste yaptım.
Bunun içinde en güncel parçaları seçtik. Herkes oturduğu yerde eğlenip müziğe katılabilsin istedim.
Takı sonrası havaya girmek için yeniden dans edersek ikinci parçamız
Soner Arıca _Seni Seviyorum

Sonrası alabildiğine eğlence. Onları gelen arkadaşımıza bıraktık.
Not: Bu liste ve plan malesef kağıt üzerinde kaldı. Uygulamada düğün salonundaki teknik arızalardand olayı düğünümüz iptal oldu. Umarım kimse benim gibi bir durum yaşamaz :(

15 Mart 2012

BiR SoRu

     
  Bu blogu açtığımda hobilerimle ilgili paylaşımlar yapmak istiyordum ama önce "madem yeni evlendim bu telaşımdaki tecrübelerimide neden paylaşmıyorum ki?" diye sordum kendime. Bende çevremden aldığım tecrübelerle geçirmedim mi koca bir yılı? Tek başına bir hayat ve düzeni kurmak için geceleri sabah edip düşünmedim mi? Çevrede olan pekçok evlilik sitesinde hep belli bir bütçeye hitap eder yazılar makaleler yokmu? Eeee. Ozaman....
diye bir düşünce silsilesi ile araya evlilik hazırlığımı da sıkıştırmayı amaçladım. Madem düğün sezonu yaklaşıyor. Sizlere soruyorum blogda neler olsun istersiniz?
Aklımda evimin düzeni alışverişim gibi konular var. Ama ne kadar detaya insem size yardımcı olurum ki? Basit bir evlilik listesi mi yapsam yoksa tek tek ince detaylara mı girsem ?
Ne dersiniz? Ne istersiniz?

14 Mart 2012

öRGüYe GeÇiŞ

       Bu aralar farklı hobilerle elişleri ile vakit geçirdiğimi söylemiştm ya. Bu dönem örgü dönemi. Kış gelip soğukluğunu hissettirince bende şiş ve iplerimi meydana çıkarırım. Bu yıl biraz farklı oldu. Elim örgüye çok az gitti. O yüzden pek birşey yapmadım. Hala elimde yarım işler var. Tabi kış bitti ben ancak yazmayı akıl ettim :) aferin bana...

       Bu kez kendime değil evime birşey başladım. Alizenin dergisinde kolay bir örtü modeli vardı. Elimde yeşil ebruli ip varken deneyim dedim. Elbet biryerde kullanırım. Hiç olmazsa şala çeviririr kullanırım. Yazık olmaz. Akşamları tv karşısında iki motif bitiyor. Kendimi zorlamam yasak. Eşim kızıyor. Acelen mi var. Kullanacak birşeyin mi yok diye fazla yaptırmıyor. Bana kalsa sabahlayıp bitirmek istiyorum. Bir iş elimde uzarsa sıkılıyorum ve asla bitmiyor. 3 yıldır bitmeyen kırmızı bir süveterim buna örnek :))))


       Motif örneğini netten buldum. Tabi burdaki model farklı. Ben 20-25 tane motif yapıp dikdörtgen biçiminde birleştiriyorum. Bu modeli yapmak istersenizde sadece kare oluşturacak biçimde motifleri yanyana ekliyorsunuz. ortası boş oluyor. Oraya uygun ölçülerde kumaştan örtü kesip dikiyorsunuz.

      Bitmiş halini yayınlayacağım yakındır...

not:ben alize angora gold serisi ip kullanıyorum. ince ve yünlü bir ip. rengi ebruli yeşil.

10 Mart 2012

KaNaViÇe

       Bir süre sessiz kaldım. Özür diliyorum. Hastalık işlerim yüzünden artık doktoruma bana istirahat verrrr diye yalvarınca 6 gün dinlenmeye çekildim. Tabi hergün hastaneye gidip işlerimi halletmeyi saymazsak. Çok bunaldım bu dönemde. Hastalık yada hastane kelimesini bir süre daha sanırım duyacağım. Ama mümkün olduğunca bu sızlanmalarımı size yansıtmak istemiyorum.
       Normalde hasta olan ve raporlu olan birisi evde yatar. Uzanır, eline tv kumandası alır, bütün gün zaplar durur. Ama bizde durum farklı. Ben sırf evde ses yapsın diye tv açıp yüzüne bakmam. [Babaannemden geçen bir huy bu :) ] Sonra elime mutlaka bir elişi almam lazım. Ne olduğu önemli değil. Yeterki ben oyalasın.
 Dikişe bir süre ara vermek zorundayım. Ani hareketler ve uzun süreli masa yada makine başına durmam rahatsız ediyor. Çok bölüncede diktiğimden birşey anlamıyorum. Tabi kış sebebiyle psikolojik olarak dikiş odamda üşüyorum :) Oturma odasını da uzunca süre işgal etmem malesef yasaklandı. Kocacım delirme hallerine geçiyor.
       Bunlar bir araya gelince bende yeni hobiler arayışına girdim. Okuma listemdeki birkaç blogda kanaviçe işlerini hayran hayran izliyordum. O kadar şirin ve iç açıcı görünüyor ki. Dayanamadım ve bir iki kitapla biraz kumaş sipariş ettim. Şimdi sabırla! onları bekliyorum. Teyzemler ve kendim için seccade işlemiştim ama biraz araştırınca sadece iki çarpı atmaktan ibaret olmadığını gördüm. Bakalım neler yapacağım.

       Sizlerde fikir sahibi olun diye isimlerini ve birkaç görüntülerini ekliyorum. Eğer beni okuyanlar arasıdaysalar teşekkür ediyorum :) Bu güzelliklerle beni tanıştırdıkları için.







Bende böyle ciciler yapacağım inşallah. 

3 Mart 2012

YeNiLSiN Mi ? GiYiLSiN Mi?

Blogda helede anasayfada kötü haberler olsun istemiyorum. Paylaştım bitti.
Güne güzel başladığım bir maili paylaşıyorum sizinle :)




















Hımmm benim favorim 1 - 10 - 11 - 12 Karnım acıktı :)