Biz kız isteme töreninden düğüne kadar herşeyimizi birlikte yaptık. Ailelerimiz aynı yöreden olmasına rağmen adetleri bildikleri çok farklıydı. Ara bulmak herşeyi yoluna sokmak eşimle bana kalmıştı. Bazen kolaylığını bazen zorluğunu yaşadık. Ama sonunda herşey ikimizin istediği gibi hiçbirşeyde gönlümüz kalmadan kimseyi kırmadan zorlamadan yapılmış oldu. Tabiki her ailede olduğu gibi ufak tefek aksilikler anlaşmazlıklar yaşansada allaha şükür hepsi atlatıldı. Geriye dönüp baktığımızda yorulduk ama mutluyuz huzurluyuz. En büyük ödülümüzde bu :)
Evlenmeye karar vermeden önceki en büyük olay erkekler için evlenme teklili etmek. Bizde bu durum normalin dışında yaşandı. Nişan tarihine biz karar verdik ailelerilemize açıkladık. Bir hafta öncesinden de aile büyükleri bir araya gelir konuşulur artık formalite gibi görünen kız istemesi yapılır diye karar alındı. Beim kocacığımda ısrarlarım üzerine nişanımıza bir hafta kala evlenme teklifini yaptı.
Beni önceleri şaka yapıyorum zannetse de işin ciddi olduğunu anlaması uzun sürdü.Farklı bir yaklaşımla küçük bir kuzunun kolları arasında bir çift bebek patiği ile ama yüzüksüz evlenme teklifi aldım. Eşimin arkadaşları farklı şeyler yap diye fikir verince bayağı bir fark yaşamış oldum. :)
Tabi herşey bu kadar basit olmadı. Bir arkadaşımızın evinin girişinden salona kadar koridorun iki yanından mumlarla salona kadar yol yapılmış. Salonun ortasından kalp şekli verilmişti. Kuzucuğumla patiklerimde kalbin ortasında duruyordu. Hiç beklemediğim birşeydi.Ben içeri girince Bora Öztoprak - Seni Seviyorum çalmaya başladı.Dinlemek için TıkTık Zaten o andan sonrasını hatırlamıyorum. Uzun süre ağladığımı biliyorum. Yazarken bile gözlerim doluyor.
Bu fasıl geçtikten sonra kız isteme serüvenimiz başladı. Aileler daha önceden görüşmüştü ama yinede çok yakınlık yoktu. İsteme akşamı ortamda herkes acemi ve heyecanlı olduğu için siyaset çok konuşuldu. Ben mutfaktan eşimin kuzenine sürekli konuya girilmesi için mesaj atıp duruyordum. Yaklaşık bir saat sonra büyükbabaanne dayanamadı " buraya siyaset konuşmaya gelmedik hısım akraba olmaya geldik " diye lafa girdi. Ama laf havada kaldı. herkes birbirine saygıdan lafın sonunu getiremedi. :) Biz ne olduğunu anlamadık. Ama böyle istenmiş oldum. Dayım aile büyüğü olarak biz size bildirirz diyerek kibarca misafirlerimizi gönderdi.
Heyecandan insanlar herşeyi unutup şaşırabiliyor. Ben bunu kabul etmedim. Eşime ikinci kez gelin isteyin. Allahın emri demeden kızmı istenir diye biraz sitem ettim. :) Onlarda eve gidince durumu fark etmişler.
Birkaç gün sonra tekrar davet ettik. Bu kez herşey kuralına uygundu. Evde derse iyi çalışmışlar yani :) Kuralı bozan babam oldu. Kayınpederimin lafı bitmeden "verdim gitti " dedi :)))
Sonrası malum. Meşhur tuzlu kahve faslına geçtik. Eşim rahatsız olduğu için biz biberli kahve yapmayı uygun gördük. Teyzem senin elin az gelir diye epeyce isot biberini fincana boşalttı. Eşimin kahvesini en son götürdüğüm için kayınvalidem bir hainlik planladığımı anladı. İçeri girdiğimde bana gülümsedi :) Eeee herşey adetlere uygun olmalı değil mi?
Kardeşim sürekli içeri gidip gelip "abla okan abi seni sevmiyor. Kahvesine dokunmuyor"diye haber taşıdı. Meğer benimki uyanık. Hem sıcak hem acı fark etmiş. Soğutup bir yudumla içmeyi daha akıllıca buldu. Sonrasında kaç bardak su içti saymadık.
Kahvelerden sonra gül şerbeti ikram ettik. Bazıları içki zannedip önce kabul etmedi. Ama sonradan herkesin çok hoşuna gitti.
Bu bardakları Eminönünden toptan aldık. Farklı şekillerde olanlarıda mevcut.Gül şerbetini Metro gros marketten hazır aldık. Eylül ayında taze gül bulup hazırlamak problem olur diye düşündük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder